448338981 3254380661362254 4124698251635006437 N

Bu konuda siz ne düşünürsünüz onu bilemem…

Ama benim düşüncemi soracak olursanız;

Yönetsel güçler bence sonuna kadar haklılar!

Nasıl haklı olmasınlar birader?

Sen kalkıp mezuniyet ayaklarına yatıp;

Yönetsel güçleri eleştiren ve hicveden pankartlar taşıyacaksın…

Halkın gözünde küçük düşürerek yönetenlerini zora sokacaksın…

Ondan sonra da kalkıp;

‘Bizim yaşam özgürlüğümüze müdahale ediliyor’ diye haykıracaksın…

İşte size ODTÜ Öğrencilerinin mezuniyet töreninde taşıdıkları pankartlardan birkaç örnek;

‘Mercedesler Saraylar-Lüks yeni dinin fıtratında var’

‘Yönetecek Kamu mu bıraktınız’

‘Benim ODTÜ’lü Bacılarıma Kızlı Erkekli Proje Yaptırdılar’

‘Şuraya Bir Saray Çizelim- Şuraya da Asgari Ücretle Geçinmeye Çalışan Bir Aile’

‘Öğretmene İş Kapısı Açamayanların Ayak Serçe Parmakları Sehpaya Çarpar İnşallah’

‘Bir Ülke Düşünün ki Milli Eğitim Bakanı Eğitimci Değil’ vs. vs.

Her fakültenin ve her Bölümün buna benzer kendilerini ifade edecek pankartlar taşıyor ODTÜ’den mezun olan öğrenciler…

Şimdi yönetsel erk siz olsanız;

Bu ‘pankartların’ taşındığı mezuniyet törenine izin verir misiniz?

Geçelim…

İleriye dönük eğitim programının tamamını cemaat ve tarikat örgütleriyle yapan Milli Eğitim Bakanı okullara şöyle bir genelge gönderiyor;

“Okullarda/kurumlarda gerçekleştirilen etkinliklerin, dini ve milli bayrak kutlamalarının ülkemizin örf, adet ve geleneklerine uygun olarak düzenlenmesi, etkinlik programlarının milli, manevi değerleri yüceltecek şekilde hazırlanarak milli kültür ve değerlerimizle uyumlu olmayan etkinliklerin kurumlarda yer verilmemesi gelmektedir.” Diyor…

Bu genelgeyi okuduktan sonra da benim aklıma birdenbire aynı iktidar erklerinin 2013-14 Eğitim Öğretim yılında saçlı-sakallı derslere girme serbestliği geliyor…

Hani şu;

Öğretmenlerin, ister deri ceketle, isterse yırtık kot pantolonlarla derslere girilmesine izin verildiği…

İsteyen öğretmenin küpe takarak…

İsteyen öğretmenin imaj sakal bırakarak…

İsteyen öğretmenin ayakkabılarının topuğuna basarak derslere girdiği kılık-kıyafet serbestliğinden söz ediyorum…

Yapılan tüm bu yenilikler;

Özgürlük adına yapılıyor…

Ve doğrusunu söylemek gerekirse;

Bu ‘şekilciliğe’ dayalı yenilik, hem sağcı-solcu ayrımı olmaksızın bütün öğretmenler tarafından çok kısa bir zaman diliminde kabul görüyor…

Ve bu –sözüm ona- yapılan yenilikten sonra derslere sakallı ve cüppeli mollalarda girmeye başlıyor…

Ancak öğretmenlere verilen bu kılık-kıyafet özgürlüğü;

Her nasıl oluyorsa, kadınlara ve kız öğrencilere verilmiyor…

Sıra onlara gelince, birdenbire ‘günah ve ayıp’ devreye giriyor…

Ve böyle düşünüldüğü içindir ki;

Mezuniyet törenlerinde kız öğrencilerde kılık-kıyafetinin açık-saçık olmaması dile getiriliyor…

Eğer getirilmezse de, mezuniyet törenin yapılmasına izin verilmiyor…

‘Bu benim bireysel özgürlüğüm’ diye diretirlerse de, bu kez de ya soruşturma açılıyor…

Ya da jandarma, polis zoruyla bastırılıyor…

Tıpkı;

Kocaeli’nde Gebze Alaettin Anadolu lisesinde yapılmak istenen ‘Mezuniyet Töreninde’ kıyafetleri beğenilmeyen öğrencilerin törenlere alınmadığı gibi…

Öğrencilerin ‘illa da katılacağım’ dediğinde polis ve jandarma gücüyle bastırıldığı gibi…

Hani hukuksal bir saptama olan;

‘Suç yoktur, suçu yaratan nedenler vardır’ derler ya…

Şimdi bende eski bir eğitimci olarak düşünüyorum da;

Uzun yıllardır okullarda ‘Ahlak Dersi’ olmasına karşın, eğer ortada –kılık kıyafet üzerinden- düşünülen bir ‘ahlaksızlık’ varsa, bu ahlaksız ortamı yaratanlar kimlerdir?

Ana-baba mıdır?

Aile ortamı mıdır?

Yaratılan moda mıdır?

Veya da ne bilim ben;

Bütün okullar İmam-Hatipleştirilmesine rağmen…

Her ilde, ilçede ve mahallede bir tarikat ve cemaat yuvası olmasına rağmen…

Sınıflara sarıklı mollaların ve şalvarlı uzun sakallıların da girmesine rağmen…

Kılık-kıyafet üzerinden düşünülen bu ‘ahlak’ sorunu bilmem ki nasıl çözülecek!?

Düşünüyorum taşınıyorum;

Ben bu işin içinden çıkamıyorum…

İşin içinden çıkamadığım içinde;

Şimdi sözü sizlere bırakıyorum…