Merhaba sevgili dostlar,

Merhaba değerli canlar,

Bugün; 11 Haziran…

Bundan 87 yıl önce…

Yani 1937 tarihinde;

Mustafa Kemal Atatürk Trabzon’a geliyor…

Ve orada tarihi vasiyetnamesini yazarak;

Şahsi servetinin hepsini bu millete bağışlıyor…

Ancak;

Hangi malvarlıklarını bağışladığını özetlemeden önce bu araya kısa bir not düşmek istiyorum…

Yüzyıllara hükmeden koskoca Osmanlı İmparatorluğundan yeni kurulan Türkiye Cumhuriyetine miras olarak;

161 bin 600 küsur altın liralık Duyunu-Umumiye borcu…

İşletmeciliği yabancıların elinde bulunan madenler, limanlar ve demiryolları…

153 Ortaokul ve Lise…

Ortaokullarda 543 kız öğrenci, liselerde 230 kız öğrenci…

1 tane Üniversite…

Fabrika olarak da;

Hereke İplik Dokuma Fabrikası…

Feshane Yün İplik Fabrikası…

Bakırköy Bez Fabrikası…

Ve birde ‘Beykoz Deri Fabrikası’ olmak üzere 4 fabrika miras kalmıştır…

Cumhuriyet kurulduktan sonra ise;

Sadece Atatürk dönemine ait 15 yıl içerisinde tam 46 fabrika kurulmuştur…

Bunlardan bir tanesini örnekleyecek olursak;

2’si devlete ve birisi özel girişimcilere ait 3 uçak fabrikası kurulmuştur…

Ve Kayseri’de kurulan uçak fabrikasında 1938 yılına kadar tam 176 uçak üretilip uçurulmuştur…

Diğer taraftan Mustafa Kemal Atatürk, çiftçilerin modern çiftçiliğe geçmesi için rol-model olmuş ve kendi şahsi birikimleriyle şu çiftlikleri kurmuştur;

Ankara da (daha sonra kendi adını alacak olan) Atatürk Orman Çiftliği…

Silifke yakınlarında Tekir ve Şövalye Çiftlikleri…

Tarsus’ta Piloğlu Çiftliği…

Dörtyol da Karabasamak Çiftliği ile Portakal Bahçesi…

Yalova’da Baltacı ve Millet Çiftlikleri kurduğu önemli çiftliklerdir…

Ve bu çiftliklerde salt tarım ürünleri yetiştirilmez, hayvan yetiştiriciliği de yapılırdı…

İşte sözünü ettiğimiz bu ‘çiftlikler’ başta olmak üzere, mülkiyeti kendi üzerine olan bütün malvarlığını o büyük insan 11 Haziran 1937 yılında bir ‘Vasiyetname’ yazdırarak hepsini Türk Milletine bağış yapmıştır…

Yazdırdığı ‘vasiyetnamedeki’ metin şöyledir;

“….kullanma yetkim altındaki bu çiftlikleri, bütün tesisleri, hayvanları ve demirbaşları ile beraber hazineye hediye ediyorum...Gereken kanuni işlemin yapılmasını dilerim…”

İmza; Mustafa Kemal ATATÜRK…

Sanırım şimdi kendi-kendimize şu soruya sormak gerekir;

“Peki, millete bağışlanan bu çiftliklere ne oldu ve ne yapılıyor?”

Bildiklerimizin yanıtını hemen verelim;

Ankara’da bulunan Atatürk Orman Çiftliğinde binlerce ağaç kesilip yok edilerek çiftliğin bir bölümüne 1150 odalı Cumhurbaşkanlığı Sarayı (Külliye) yapıldı…

ABD’nin ‘büyükelçilik binası’ yapması için 37 bin metrekarelik alanı Amerikalılara satıldı…

Bir bölümü Çevre ve Şehircilik Bakanlığına ve o da TOKİ’ye devrederek –milletin yatıp yuvarlanması için- ‘Millet Bahçesi’ yapıldı…

Eğlence merkezi diye ve adına ANKAPARK denilen ve 750 milyon harcanarak ‘metal mezarlığına’ çevrilen alanlar yaratıldı…

448225780 3251976371602683 2205814951592864870 N

Atatürk’ün Yalova’da yaptırdığı yazlık köşkünün üzerine gelen ağacı kestirmeyip, köşkün altına kızaklarla kaydırdığı köşkün bulunduğu Yalova Çiftliğinin 20 dönümlük alanına 2015 yılında İmam- Hatip Lisesi ve Külliyesi yapılması için Ensar Vakfı ile sözleşme imzalandı…

Ve tarım arazisinin bulunduğu yere de ‘Millet Bahçesi’ projesi yapıldı…

(Diğer çiftliklerin kaderi de üç aşağı-beş yukarı buna benzediği için fazla uzatmıyorum)

Ve bu ‘miras’ sohbetini şöyle özetleyerek sonlandırmak istiyorum;

Atatürk’ün mülkiyeti kendisine ait olan çiftliklerin, taşınır-taşınmak tüm tapulu malvarlıklarını bu millete miras bıraktığı Emlakların vaziyeti bu şekilde de, diğer kamuya ait mülkiyetlerin akıbeti sanki bunlardan farklı mı?

Al birini. Vur ötekine;

Onların akıbeti de aynı…

Örneğin;

Sadece Atatürk döneminde yapılan 46 fabrika nasıl bir akıbete uğradı?

M. Kemal Atatürk’ün dişinden-tırnağından artırarak yabancıların elinden geri aldığı limanlar tekrar kimlere satıldı veya kiralandı?

Cumhuriyetin kuruluşundan sonra işletme imtiyazı yabancıların elinde bulanan madenlerimizin işletmeciliği o büyük insan tarafından geri alınmıştı…

Ve yavaşta olsa MTA (Maden Teknik Araştırma) ile birlikte yeni bir yolculuk başlamıştı…

Günümüzde şimdi bu yeraltı-yerüstü zenginliklerimiz kimlere peşkeş çekiliyor, kimlere satılıyor ve kimler tarafından işletiliyor?

Son bir soru;

Gerek şahıs ve gerekse hazine arazileri (başta körfez ülkeleri olmak üzere) neden yabancılara satılıyor?

Bu satışlara neden bir DUR diyen olmuyor? NOKTA