Liseye mi, Büfeye mi?

Bulancak'ta Battoş olarak tanınan ve çeşitli yerlerde çalışmış Bahtiyar Aktaş, sadece simitçilikle uğraşmamış ömrüne spor, sinema, Türk sanat müziği, pazarcılık ve  dil olarak da Fransızca sığdırmış.

69 yaşında olan Bahtiyar Aktaş, işi oldu mu tezgâhı Bulancak halkına emanet ediyor. Simit alan Bulancak halkı Aktaş tezgahta olmasa da simiti parasını bırakıyor.

Bahtiyar Aktaş ile özel röportajımızda Aktaş, sözlere şu şekilde başladı;

"15 Ocak 1955 doğumluyum. Doğma büyüme Bulancaklıyım. Bundan önce yirmi yıl Bulancak sinemasının büfesini çalıştırdım, on yedi yıl da Bulancak sporunun lokalini çalıştırdım. Lokalden ayrıldıktan sonra ben ne yapabilirim dedim, Bulancak Meydanı'nda simit satacağım dedim. Lokali bıraktıktan sonra simit satmaya başladım. Eski Bulancak benim dostluğumla büyümüştür."

"Eskiden Bulancak'ta herkes herkesi tanırıdı. Şu an burası eski Bulancak'ın uğrak yeri."

Bulancak halkı,"Battoşun simit büfesi bulancaklı'nın uğrak yeridir. Sohbet ettiğimiz, şakalaştığımız bir ortam var burada. Akşam olduğunda çok kalabalık oluyoruz burada."

Bulancak'ta Su Tasarrufu İçin Acil Uyarı Bulancak'ta Su Tasarrufu İçin Acil Uyarı

WhatsApp Image 2023-10-05 at 16.24.36

Aktaş,"Tüm eski Bulancak'lı dostlar yanımda. Ben simit satmaya gittiğim zaman otomatiğe alıyorum yani Her tarafa gidiyorum. Bulancak halkı sağ olsun, ben olayım olmayayım, parayı bırakıp simiti alabiliyor. Hiç beklemem böyle. On beş yirmi simit kaldı mı yaylaya bile gidiyorum. Bazen diyorlar kendi kendini satan simit."

Sanat hayatıma dönecek olursak, dediğim gibi eski sinemada eskiden sanat merkezi sinemaydı. Tüm aileler, bazen İstanbul'dan gelen arkadaşlar, dostlar beni görenler hala, 'Ooo Sinemacı abiden simit alalım' diyorlar. Eski anıları tazelediğimiz çok oluyor. Ara sıra gecelerde Türk sanat müziği söylüyorum. Sahneye çıkıyorum.  Amatörce, sazlı ve sazsız.

Eskiden Bulancak'ta iki tane sinemamız vardı. Açıldı rağbet görmedi. Giresun'a açıldı. Millet ilgilenmedi. Televizyonlar çıkmaya başladı. Sinema rağbet görmemeye başladı. Herkes televizyonu almaya başladı. Ne güzel filmler getiriyorduk. Sinemalar iş yapmamaya başladı. O yüzden bırakıldı, ama Bulancak sinemayla kalmadı. Bulancak kabuk değiştirdi. Ömer Mustafa Yılmazlar, Mürseller, Şenollar, bu ekip Bulancak Sanat Tiyatrosunu kurdu. Sanat tiyatrosunda benim çocuklarım da çalıştı. İkisi şu an İstanbul'da. Benim üç oğlum, bir kızım var. Dört çocuk babasıyım.Onu da söyleyeyim, İyi bir Fransızca konuşurum, kendime göre iyi. Fransa'dan insanlar geldiğinde onlarla konuşurum, onlar da der ki, 'Abi sen Fransa'ya gelsen aç kalmazsın. Ekmek de yersin.' Evet, okuldan kalma Fransızca İşte. Yani, burada iyi bir ortamdayım böyle. Bu hayatta çalışmadan gitmeyeceğine inananlardanım.

Bulancak'ta gerçekten bir sanat kültürü var. Bunu  sanat tiyatrosundan da görüyoruz. Ama sinema sektörü fazla gelişemedi. Şu an sinema Bulancak'ta açılsa yine rağbet göstermezler. Ama sinema gelebilir, cep sinemaları gibi. Giresun'da şu an sinema sektörü tamamen farklı bir şey. Eskiden bir filmi iki gün oynatıyorduk, bilemedin üç gün. İki film birden oynatıyorduk. O zaman nüfus azdı, sinema müşterisi fazlaydı. Bayanları sinemaya çekebiliyorduk, bazen erkeklere yer kalmıyordu. Eski sinema müşterisi yok, kalmadı. Hepsi gitti. Birer işlere gitti ama sinema kültürü farklı bir şey. Şu an sinema salonunu buraya açsan zarar edersin, çünkü senede bir güzel film gelir de büyük şehirlerde bir ay oynar, üç tur oynar. 69 yaşındayım. Bulancakspor'da on yedi sene çalıştım, lokali çalıştırdım. Her limanda bir oğlum vardır. 

Giresun'da biz Bulancakspor'dayken altı Bulancaklı, beş Giresunlu sahaya çıkardık. Giresun'da da güzel dostlarım var, hepsi güzel arkadaşlar. Eskiden Giresun'da Bulancak tribünü vardı. Köfte ekmek yerdik. Devre arası maç arasında köfte ekmek yemeden kimse maçtan gelmezdi. Ama o kültürümüzü kaybettik, pasoligler çıktı. Eskiden kıymalı yiyen, maça da kıymalı götürüyor, dönüyordu. Belli bir maç kültürümüz vardı. 

Ömrüme sadece bunları sığdırmadım, deplasmanlara giderdik, Bulancakspor'un malzemecisi olmadı mı, ben malzemeci olurdum. El yatmaya giderdi, ben konserlere, tiyatroya giderdim. Ben sanat merkezinde büyüdüm, bu iş benim olsun, o benim olsun değil, ben paylaşmayı seven bir insanım. Bulancak meydanın nabzını tutuyorum, sadece simitçi değilim, spor, sanat, sinema, simitçi ve bunun yanı sıra  bende  herkesin bir sırrı vardır, zengin fakir fark etmez. Dayımın oğlu Ömer Akgün yazdığı şehirde özetlemiş aslında beni.

Her gün Bulancak meydanından
İnsanlar gelir geçer
Kimi simitin sadesini
Kimi  susamlısını seçer

Battoş meydanın simitçisi
Her sabah tezgahın başında
Bakmayın saçının beyaz olduğuna
Gönlü hep 18 yaşında

Cebindeki paranın
Yarısı bütün,  yarısıda bozuktur
Bebek ile limoni
Rudy le arası hep bozuktur

Toplanır meydanın müdavimleri 
Taze simit,yanında peynir
Kahvaltının en lezzetlisi
Dostlarla birlikte yenir.

Onun en büyük zevki
Sanat müziği söylemek
Ne zaman efkarlansak
Şifadır onu dinlemek

Bazen dede efendi
Bazen sadettin Kaynak
Dökülür nağmeler dilinden
Mümkünmü bu ziyafete doymak

Günde iki üç defa
Öğretmen evine yol alır
Kendisi yokken tezgahında
Vatandaş simiti kendisi alır

Üçü erkek biri kız
Dört çocuk babasıdır
Onun hayatla mücadelesi
Helalinden geçim çabasıdır.. 

Aktaş, ”Fransızca öğretmeni olmak istiyordum aslında Aile meclisi toplandı, 'Liseye mi, büfeye mi?' oylamada, büfe çıktı. Okuma hayatım olmadı. Sabah geliyorum meydanda simit satıyorum. Burada meydanda simitçilik yaptığımızdan gündemden haberimiz oluyor duyuyoruz ama burada konuşulan burada kalır. Bana battoş demelerinin sebebi de Macarların bir topçusu vardı Battoş, beni battoş'a benzettiler galiba bir battoş  dediler, ondan  sonra öyle bir lakap kaldı işte." şeklinde konuştu."

WhatsApp Image 2023-10-05 at 16.24.36 (1)

Haber: Yunus Eren

Editör: Ortak Kullanım